Pozitif Psikoloji İle Daha Sağlıklı Bir Okul Ortamı[1]
Vicki ZAKRZEWSKI
Çeviren: Mehmet MURAT
Hindistan’da bir okul öğrencilerinin iyi-oluşunu (well-being) geliştirmek için California Üniversitesi Pozitif Psikoloji Enstitüsü’nün (Gretaer Good Institute) araştırmalarından yararlanarak, öğrencilerine daha iyi bir okul ortamı sağlamış.
ABD’deki gibi Hintli öğrenciler de yoğun akademik yük, yüksek ebeveyn beklentisi ve birçoğu için de aşırı sosyal ve ekonomik engeller altında ezilmektedir.
Ancak Lucknow’daki Seth M.R. Jaipuria Okulu[2] bu sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak amacıyla öğrencilerine kendileri ve çevrelerine yardımcı olacak şükran (gratitude), kendi benliğine şefkat (self-compassion), bilinçli farkındalık (mindfulness) ve daha pek çok pozitif psikoloji uygulamaları yaptırıyor. Bu uygulamalar okulda bir dönüşüme neden olmuş.
Bu projeyi geliştiren ve ekibin lideri olan okulun psikoloğu Anam Zaidi, geçenlerde konuyla ilgili faaliyetlerine ilişkin resim ve bazı bilgileri paylaştı.
Öğrenciler İçin Güvenli Bir Ortam
Anam, ortaokul öğrencilerini okulun bahçesindeki boş bir alanı sosyal ve duygusal iyi-oluş uygulamaları için dönüştürmeye çağırmış.
Uygulamanın gerekçesini, “Hintli öğrenciler Batılı öğrencilere kıyasla duygularını ifade etmede daha çok zorlanıyorlar, biz de onlar için bunu rahatça yapabilecekleri ayrı bir alan oluşturmak istedik” diye açıklıyor Anam.
Öğrenciler bu kapsamda çit direklerini, taşları ve yaşlı ağaçları boyayarak; ilham verici özdeyişlerden oluşan levhalar oluşturarak; çiçek ve fidan dikerek yedi gün geçirmişler.
Bu arada, üst sınıflardan öğrenciler de zaman zaman yaşça kendilerinden küçük öğrencilerin direktiflerine içtenlikle uyarak onlara yardım etmiş.
Hatta okulun marangozu ve bahçıvanından da yardım ve tavsiye alarak, zaman zaman epeyce bir mesafe oluşturan sosyal sınıf farkını da “emeğin kutsallığı” üzerinden aşmışlar.
Seth M.R. Jaipuria Öğrencileri
Sonuç mu? Tam da onlara göre bir “iyileşme/terapi habitatı” (Healing Habitat) olmuş. İşte bu terapi habitatı içerisinde, öğrencileri bazı pozitif psikoloji pratiği yapmaya teşvik eden alanlar oluşturulmuş.
İyilik ve Nezaket Bahçesi
Bir öğrenci bir başkasına bir iyilik yaptığında, iyilik bahçesine bir çiçek veya bir fidan dikiyor.
“Şimdi öğrenciler iyilik yapmak için bir fırsat arıyorlar ki böylece bir fidan dikebilsinler” diyor Anam, “bu onları iyilik yapmak için motive ediyor ve bu aynı zamanda kendileri hakkında da iyi hissetmelerine yardımcı oluyor.”
İyilik Bahçesi. Levha yazısı: “Bazen iyi olmak, haklı olmaktan iyidir.”
Bırak Gitsin Havuzu
Öğrenciler bir taş parçası üzerine öfke veya kıskançlık gibi içlerinden atmak istedikleri bir duyguyu yazıyor ve içinde gözden kaybolacağı bu havuza atıyorlar.
“Bazen yetişkinler çocuklara bazı duyguların ‘kötü’ ve bastırılması gerektiğini öğretiyor” diye açıklıyor Anam. “Ama gerçek şu ki her duygu kendi içinde kişiyi dönüştürme gücü taşır. Havuz, öğrencilerin gelişme potansiyellerini de içlerinde taşıdığını görmelerine yardımcı oluyor.”
Bırak Gitsin Havuzu. Levha yazısı: “İnancın, korkundan büyük olsun”.
Sessizlik Ağacı
Sessizlik ağacı, bir içe bakış ve meditasyon yeri sağlıyor, özellikle bir kavgaya karışmış öğrenciler için. “Bu ağaç öğrencileri bir sessizlik anını deneyimleyerek, bazı eylemleri üzerinde bir tefekküre dalmaya teşvik ediyor.” diyor Anam, “ama böyle bir sebep olmadan da, sırf buraya oturmak için geleni de gördüm.” Öğretmenler de dersleri bir bilinçli farkındalık (mindfulness) uygulaması ile açıp kapatarak sessizliğin gücünü pekiştiriyorlar.
Kendini Bağışlama Ağacı
Öğrenciler buraya gelerek bir kağıttan yaprak üzerine “kendimi … için affediyorum” diye yazarak ağaca asıyorlar.
Anam, Hintlilerin affetmeye ilişkin tutumlarını dikkate aldığında, kendini bağışlamanın başkasını bağışlamaktan daha öncelikli olduğunu fark etmiş. Bunu “bazen, birini affetmek, affeden kişiye bir tür üstünlük hissi veriyor (bu toplumda)” diye açıklıyor: “Adeta ‘seni falanca nedenle affettim, bunu unutma sakın’ diye düşünüyorlar. Ama öncelikle kendini affetmeyi öğrenme konseptini gündeme getirirsek, başkasını affetmede de daha anlayışlı/merhametli olmayı sağlayabiliriz.”
Kendini affetmeye odaklanmak aynı zamanda öğrencilerin kendilerini olduğu gibi kabul etmelerine yardım ediyor ki, bu da özgüvenlerini artırıyor. Sadece orta sınıflardaki öğrenciler değil, üst sınıflardaki öğrenciler de bu ağaca yaprak asıyor. Anam, bu durumu “sessizce etrafta dolaşıyor ve kimsenin görmediğine emin olunca da elindeki yaprağı ağaca iliştiriyorlar. Bu yapraklar da çoğunlukla ‘yüzüm’, ‘birinin kalbini kırdım’, ‘duygularımı birine itiraf ettim/açığa vurdum’, ‘anneme karşı nazik davranmadım’ gibi cümlelere rastlıyoruz. Bu ağaç o kadar popüler oldu ki, bazen şu anki işimden ayrılıp, yaprak kesme işine mi girsem diye düşünüyorum.” diye tarif ediyor.
Kendini Affetme Ağacı
Şükran Ağacı
Şükran ağacında, öğrenciler bir parça kâğıda birine veya bir şeye karşı duyduğu şükran hissini yazıp, ağaçtaki kutuya atıyor. Anam, daha sonra bu yazıları açıyor ve (çok kişisel değilse) bunları okulda herkesin görebileceği şekilde ilan panosuna iliştiriyor. “Şükran ağacı bize, ne kadar meşgul olursak olalım, her zaman müteşekkir olacağımız bir şeyler olduğunu nazikçe hatırlatıyor.” diyor Anam.
Şükran Ağacı. Levha’daki yazı: “Şükran dolu bir kalp, mucizeleri çeken bir mıknatıstır.”
Çocuklarda İçin Kendine Şefkat
Terapi Habitat’ına ilave olarak Anam, içinde kendine şefkatin de olduğu diğer pozitif psikoloji uygularını da yapmaya devam ediyor sınıflarda.
“Hatalarımızı kabul etmek oldukça zordur ve bunu çok azımız yapar” diye açıklıyor Anam. “Biz hep kusurlarımızı örtmek ve gizlemek için elimizden geleni yapmaya çalışırız çünkü kusurlu olmanın başarısızlık olduğu duygusuyla hareket ediyoruz. Kendine şefkat uygulaması öğrencilere bu konuda güvenli bir çıkış kapısı sunuyor. Kendi benliklerinin hoşlanmadıkları kısımlarına anlayışlı davranabilmek, öz benliklerinin gerçekten farkına varmalarını da sağlıyor.”
Bir ay boyunca, anaokulundan dördüncü sınıfa kadar öğrencilerden her günün sonunda kendilerini kucaklamaları isteniyor. Aynı zamanda da, gün içinde her ne yaşanmış olursa olsun, onlara kendilerini biricik varlıklar yapan “ilahi kıvılcım”a (Divine Spark)[3] hala sahip oldukları hatırlatılıyor.
Kendine Şefkat Kucaklaması
Üst sınıflardaki öğrenciler de isimsiz kendine şefkat yazıları yazıp Anam’a vermişler (tam 4000 adet!). Bu Anam için sürpriz olmuş zira bu durum, herhangi bir danışmandan yardım alma alışkanlığı olmayan öğrencilerle arasındaki buzları da böylece eritmiş.
İşte öğrencilerin yazdıklarından birkaç örnek:
Ten rengimin koyuluğundan utanç duyuyorum ve aynı zamanda sınıf içindeki sıralamam da beni çok üzüyor. Yeterince arkadaşım yok ve derslerde de pek iyi değilim. Herkes kilom ve sınıftaki sıralamam yüzünden benimle alay ediyor. Başka birinin de böyle bir sorunu olursa, ona demek isterim ki asala kendini başarısız ve ezik hissetme. Herkes hayatında bazen başarısız olabilir, ama başarısız biri de eğer kendine inanmayı sürdürürse mutlaka başarılı olur.
Boyumdan utanıyorum, arkadaşlarım alay ediyor. Fakat bunlara pek de aldırmıyorum çünkü benim favori kriketçim Sachin Tendulkar’ın boyu da kısa ama kriket tarihinin en başarılısı. Benim tavsiyem alaycı insanları dinlemeyin; sözleri bir kulağınızdan girsin öbür kulağınızdan çıksın.
Kız olduğumdan dolayı mutsuzum çünkü erkekler daha ayrıcalıklı. Her ne kadar kızlara karşı tavır eskisinden az olsa da, hala yeterince haklara sahip değiliz. Bir dostum aynı sorunu yaşadığında, ona demek isterim ki, biz büyüdüğümüzde kadınlara daha saygılı erkekler yetiştirip, onların da kızlarına daha fazla hak vermelerini sağlayabiliriz.
Öğrenci ve Öğretmenler Üzerindeki Etkisi
Anam, öğrencilere iç dünyalarını gönüllü ve güven içinde paylaşmalarına fırsat verildiğinde daha uyumlu bir topluluk oluşturulabildiğini keşfetmiş: “Öğrenciler, başka bir öğrencinin –özellikle de sosyal sınıf/statü nedeniyle pek de konuşmadıkları- bir şeye/kişiye şükran ifadesini duyduklarında, aniden aralarındaki farktan çok benzerliği idrak ediyorlar.”
Belki bu uygulamaların en önemli ve hoş sonucu da öğretmenler üzerindeki etkisi olmuş. “Bir öğrenci öğretmenine teşekkür ettiğinde, öğretmenlerdeki değişimi görebiliyorum.” diyor Anam. Katı öğretmenler bile öğrencilerine karşı daha nazik olmaya başlıyor. Veya yorgun bir öğretmen de işine karşı daha bir hevesle sarılıyor.”
Neticede, Seth M.R. Jaipuria Okulu’ndaki uygulama insani duygu ve değerlerin evrenselliğini ve insanın sosyal bağ kurma ihtiyacını açıkça ortaya koyuyor. Şükran, affetme, sessizlik ve diğer pratiklerle öğrencilerine kendi iyi-oluşlarını geliştirmek için zaman ve mekan sağlamak suretiyle Anam, Jaipuria öğrencilerine nereden geliyorsa gelsinler tüm çocukların arzuladığı şeyi vermiş: Öğretmenleri, arkadaşları ve en önemlisi kendi benlikleri tarafından görülmek/fark edilmek ve değer verilmek.
[1] Vicki ZAKRZEWSKI, What a Greater Good School Looks Like, https://greatergood.berkeley.edu/article/item/what_a_greater_good_school_looks_like, 27.11.2015
[2] http://school.jaipuria.ac.in/
[3] Burada Hint kültürüne atıf yapılsa da aslında hemen hemen tüm mistik ve gnostik öğretilere göre, her insan içinde Tanrı’dan bir parça/öz taşır. Bu da “İlahi Öz/Kıvılcım” (Divine Park) tabiriyle ifade edilmektedir. Bunun, İslam kültüründeki “eşref-i mahlukat/yaratılmışların en şereflisi” anlayışına benzer bir içeriğe sahip olduğu söylenebilir. (Çeviren)