Bütünsel yaşam, yönetici, aile ve öğrenci koçu, koç eğitmeni Banu Uzkut Onuk ile yazarımız Ebru Oğuş keyifli bir söyleşi yaptılar.
Bu ay bütünsel yaşam, yönetici, aile ve öğrenci koçu, koç eğitmeni Banu Uzkut Onuk ile yazarımız Ebru Oğuş keyifli bir söyleşi yaptılar. Sizin de aynı keyfi alarak okumanızı dileriz…
Ebru: Banu merhaba… Biliyorum ki Türkiye’nin ilk öğrenci koçlarından birisin, öğrenci koçluğu hakkında bize biraz bilgi verebilir misin?
Banu: Öğrenci koçluğu, öğrencilerin farkındalıklarını artırmalarına ve güçlü yönlerini keşfetmelerine destek verir. Okul hayatında başarılı olmalarını sağladığı gibi yaşamda da basarılı, doyumlu, mutlu, özgüvenli olmalarını sağlar.
Her birey, her çocuk özgündür. Bire bir görüşmelerimizde öğrenciyi tanıyoruz ve kendisinin de ‘kendisini’ farkedip genç yaşta tanımlamasını sağlıyoruz.
Her öğrencinin öğrenme yolu, kişiliği, zekasını kullanma yolu, ders dinleme, ders çalışma yöntemleri farklıdır. O öğrenci için en uygun olanı birlikte belirliyoruz. Farketmissinizdir bazı öğrenciler ders çalışırken masasında oturamaz ya da masasının derli toplu olmasını istemez. Kimi öğrenci için ders çalışırken hafif bir müzik dinlemek konsantrasyonuna destek verirken kimi öğrenci için ise saat tik-takları bile konsantrasyonunu hemen bozabilir.
Aynı zamanda okulda ders dinlerken de farklılık gösterirler. Konsantrasyonun artırmak için bazı öğrenciler öğretmenle göz teması kurmak isterken, bazıları hareketli olma, bir şeyler karalama ya da bacaklarını sallama ihtiyacı duyarlar. Bu tür öğrenme farklılıkları nedeniyle bazen pek hoş olmayan etiketler gencecik yaşta üstlerine yapışır ve öğrenciliği boyunca hatta belki de yaşamı boyunca taşınır. ‘yaramaz’ , ‘yavaş’, ‘matematik zekası yok’, ‘dikkatsiz’, ‘geç öğrenen’, ‘başarısız’, ‘aptal’. Bu ve benzeri etiketler özgüvenlerini zedelemeye başlar.
Ebru: Bu tip kalıplarla nasıl çalışıyorsun?
Banu: Önce bu tip kalıpları keşfedip sonra da yerine olumlama koyuyoruz. Örneğin ‘kafam matematiğe basmıyor’, ‘ben başarısızım’ kalıbı çok rastlanan kalıplar. Ebeveynler istediği kadar özel ders aldırsın, cezalandırsın, ödüller versin istenen başarı için öncelikle bu kalıpların silinmesi gerekir.
Bir öğrencimin annesi kızının yeterince basarılı olmadığını ve potansiyelini kullanmadığını söylüyordu. Ebeveynler genelde hep daha fazlasını istediği için önce doğal karşıladım ama gerçekten de haklı çıktı. Daha başarılı olacakken sınavlarda bilmeden kendini sabote ediyor ya da ders çalışırken tüm konuları bitirmeden ‘sıkıldım yeter bu kadar’ diyerek dersin başından kalkıyordu. O öğrencide ‘sınıf birincileri sevilmez, inek öğrenciler sevilmez’ diye bir kalıp keşfettik. Bu kalıbı bulup yerine olumlama koyduktan sonra gerçekten okul birincisi oldu.
Ben her öğrenciye öncelikle, değerli ve yeterli olduğunu, başarılı olsa da olmasa da sevilir olduğunu aşılamak istiyorum. Ondan sonra zaten gerisini küçük bir destekle kendileri hallediyorlar. Minik bir ışıkla ve doğru soruları sorarak çocuklar kendi yöntemlerini ve çözümlerini buluyorlar.
Ebru: Ne kadar güzel! Peki, hangi yaş gruplarıyla hangi konularda çalışıyorsun?
Banu: İlkokul öncesinde okula hazırlıkla başlıyorum sonra dikkatli ders dinleme, kendi kendine çalışma alışkanlığı edinme, konsantrasyonu arttırma, verimli ders çalışma, kendi öğrenme yöntemini keşfetme, zamanı verimli kullanma, anlayarak hızlı okuma gibi öğrencinin ihtiyacına göre özel çalışmalar yapıyorum.
Kimi öğrenciler notlarına bakınca basarılıdırlar ama derste parmak kaldırmaya ya da kendilerini göstermeye cesaret edemedikleri için kendilerini başarısız ve güvensiz hissederler. Kimi öğrenciler ise dersi dinliyor gözükürler ama sık sık hayallere dalıp giderler.
Bazı öğrencilere eve her gün özel hoca geliyor ya da ebeveynlerden biri dersi her gün tekrar anlatıyor. Böylece çocuklar okulda ders dinleme gereği duymuyor nasıl olsa evde biri anlatacak diye kendilerini hiç zorlamıyorlar. Kendi başlarına ders dinleme ve ders çalışma alışkanlığı edinemiyor, kapasitesini zorlayamıyorlar.
Ebru: Sınav stresi üzerinde de çalışıyor musun?
Banu: Evet kimi öğrenci çok başarılı ama sınavlarda kitleniyor. Ne yazıkki sınavlar da öğrenciler için çok önemli.
Bir öğrencim bilemediği soruya rastladığında tüm konsantrasyonu bozuluyordu ve sınav kağıdını bırakıp sırasını karalamaya başlıyordu.
Bazı öğrencilerimin elleri terliyordu, nefesi bile düzgün alamadığı için bildiği soruları hatırlayamıyordu. Kontrolsuz heyecan yüzünden yılların çalışmaları bir iki saatlik sınavdaki başarısızlığı nedeniyle boşa gidiyordu. Bir öğrencim ‘Banu abla sizden ve tekniklerinizden üniversite sınavına girip kazanana kadar kimseye bahsetmeyeceğim, rakiplerim öğrenmesin demişti. Şimdi bu röportajı okuyorsa gülümseyecektir J
Sınav stresi haricinde, öfkesini kontrol altına alabilme, yaratıcılığını geliştirme, anlayarak hızlı okuma tekniğiyle kitap okuma alışkanlığı edindirme, hafıza geliştirme, aile içi iletişimi artırma ve kardeşlerle uyumlu ilişkiyi sağlama çalışmalarımız da var.
Ayrıca televizyon ya da bilgisayar bağımlılığından kurtarmaya yardımcı oluyoruz. Asansöre binememe, uçağa binememe, karanlıkta uyuyamama gibi çeşitli korku ve endişelerden arındırarak çocukların ve gençlerin hayat kalitesini yükselmesine destek oluyoruz. Mutlu çocuklukla mutlu birey olmaları yolunda ışık tutuyoruz.
Ebru: Meslek seçimlerinde de yardımcı oluyor musunuz?
Banu Doğru meslek seçimi kararı hayatları için en önemli kararlardan biri. Öğrencinin kişiliğine, karakterine, zekasının kullanım yöntemine ve en önemlisi kalbinin sesine göre karar verilmesi gerekir. O zaman o seçtiği meslekte mutlu ve basarılı olacaktır. Etrafından bağımsız, çesitli kalıplardan arınmış olarak iç sesine kulak vermesini sağlıyoruz.
Bir öğrencim önce diş doktoru olmak istediğini söylemişti ama çalışmalarımız sonucunda farketti ki esasında sadece hijyeni seviyor ve altı yaşındaki diş doktorunun hijyen kokusunu sevdiği için diş doktoru olmak istemiş. Sonra kendisini hijyene önem veren basarılı bir yönetici olarak hayal edince daha mutlu hissetti, bunu kendisi keşfetti, şu anda universite sonda ve tercihinden çok mutlu.
Ebru: Senin çok keyifli bir mesleğin var Banu, buna nasıl karar verdin?
Banu: Endüstri mühendisliği ve Uluslararası İşletme okudum 14 yılda Henkel de yöneticilik yaptım. Kurumsal ve bireysel liderliğimle gerçekleştirdiğim sosyal sorumluluk projeleri sayesinde bir çok minik kalbe dokunabildim. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bünyesindeki lise öğrencilerine okul başarıları için koçluk yaptık ve hastanelerde yılbaşını yalnız geçiren çocukları ‘Noel Baba’ kıyafetiyle ziyaret edip yalnız olmadıklarını, onları düşünen birileri olduğunu hissettirip gülümsetmeye çalıştık. Buna benzer projelerle uluslararası sosyal sorumluluk ödüllerini aldım. Ama gerçek ödülüm hayat amacımı belirlemem oldu. Gerçek mutluluğun gülümseyen yüzlerde olduğunu görerek kendimi sürekli geliştirmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı arzuluyorum. Bilginin zekâtının paylaşım olduğuna inanıyorum.
Sokak çocuklarına destek olmak amacıyla başladığım çalışmalarım; kariyerimi eğitimciliğe, bütünsel yaşam, yönetici, aile ve öğrenci koçluğuna ve şirketlerle sosyal sorumluluk projeleri yapmaya yönlendirdi.
Eğitimlerimi hem batı, hem doğu ekolünden alarak, kadim bilgileri modern bilgilerle sentezleyerek holistik yaşam, yönetici, aile- öğrenci koçu ve AC onaylı sertifika verebilen koç eğitmeniyim. 2008 yılından beri keyifle çalışıyorum.
Ebru: Çok teşekkürler bize vakit ayırdığın için Banu, biz de CoachTeam Magazin olarak başarılarının devamını diliyoruz…
Ebru Oğuş
Profesyonel Koç, Eğitmen